Yazılar

Halkla İlişkiler Eğitiminin Güncel Sorunları 8

Halkla İlişkiler Eğitiminin Sorunları başlıklı yazımın sekizinci sorunu ile devam edelim.

Sorun 8 : Halkla İlişkiler eğitiminin hangi disiplin altında verileceği konusu ( İletişim Fakültesi mi ? İşletme Fakültesi mi ? )

Bu sorun çok tartışılmaya açık bir konu. Ben herkesin fikirlerine saygı duymakla beraber   kendi görüşümü burada açıklamak istiyorum.

Ben halkla ilişkiler alanının İşletme Fakülteleri bünyesinde verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Uygulamada halkla ilişkiler uzmanları her ne kadar yöneticilere yardımcı bir fonksiyonda konumlandırılsa dahi ben Basın Yayın ve Radyo TV Sinema bölümleri gibi bölümlerle beraber bulunmasının çok daha sağlıklı olacağı kanaatindeyim.

Çok temel bir açıdan bakılsa dahi halkla ilişkiler bölümünden mezun olan bir kişinin ileride iş hayatında, çok yoğun bir şekilde karşılaşacağı kesim basın yayın kuruluşlar ve mensupları. Gazetecilerle ve televizyoncularla mesailerinin ciddi bir bölümünü geçirecekler. Dolayısıyla gazetecilik eğitimi alanlarla aynı fakülte içinde olmaları bence önemli.

Halkla ilişkiler alanının İşletme Fakültesi bünyesine alınması, sanki halkla ilişkileri sadece yönetime fikir veren yardımcı bir unsurmuş gibi bir konuma da sürükleyecektir. Oysa ki aslında halkla ilişkilerciler yeri geldiğinde fikirleriyle şirketlerin üst yönetimlerini  etkilemekte ve yönlendirmektedir.

Bu sebeple halkla ilişkilerin iletişim fakültelerinin bünyesinde olması bence çok daha doğru olacaktır.

Halkla İlişkiler Eğitiminin Güncel Sorunları 7

Halkla İlişkiler Eğitiminin Sorunları başlıklı yazımın yedinci sorunu ile devam edelim.

Sorun 7  : Öğrencilerin eğitimleri kapsamında istedikleri bölümleri seçebilmeleri konusu

Bizim üniversitelerimizde bildiğim kadarıyla henüz uygulanmayan ancak çok faydalı olduğuna inandığım bir diğer husus da bu konu.

Biz bir şekilde tercihini yapmış ve üniversiteye  gelmiş bir öğrenciye sen bir kere halkla ilişkileri seçtin artık gazetecilikten ders alamazsın diyoruz. Oysa ki bence bu sistem de değişmeli.

Öğrenciler okurlarken diğer bölümlerden ders seçebilir olmaları gerekiyor.

Öğrenci kılavuzdan bakıp seçimini halkla ilişkiler yapmıştır. Ancak üniversiteye geldiğinde gazeteciliğe veya radyo televizyona daha çok kabiliyeti olduğunu ve bunu istediğini söylediğinde bizim 21. Yy’da “ o zaman tekrar sınava gir” dememiz makul bir gerekçeyle açıklanamaz.

Bu sebeple özellikle son sınıflarda 3 ve 4. Sınıfta öğrencilerin ilgi alanlarına göre farklı disiplinlerden ders almasına izin verilmeli.

Aslında şu an üniversitelerde çalışmaları yapılan Bologna Süreci de bu noktaya işaret ediyor ve derslerin seçmelilik oranının artırılmasını ve diğer disiplinlerden ders alabilir olmasını tavsiye ediyor.

Aslında halkla ilişkilerin multidisipliner ( yani çok disiplinli ) bir  çalışma alanı olduğunu da bildiğimize göre bir halkla ilişkiler öğrencisi istediğinde daha farklı alanlardan örneğin Tarih veya Felsefe bölümünden ya da İktisadi Bilimler’den de ders alabilmelidir.

Bu öğrencilerin donanımlarını artıracaktır.

Bu sisteme en yakın uygulamayı bildiğim kadarıyla Sabancı Üniversitesi uyguluyor, 1 ve 2. Sınıfta bölüm seçtirmiyor 3 ve 4 . sınıfta öğrencinin bölüm seçmesine izin veriyor.

Böylece öğrenciler çok daha bilinçli seçimler yapabiliyorlar.

Halkla İlişkiler Eğitiminin Güncel Sorunları 1

Halkla ilişkiler eğitimine ilişkin özel ilgimin sebebi şu; aslında bir disiplinin eğitimi iyi verilmediği zaman, eğitim sonrasında iş dünyasına atılan öğrenciler bu durumun sıkıntılarını birebir yaşıyorlar ki bu durum beni ziyadesiyle üzüyor.

Eğitim sistemimizdeki hataların bedeli daha sonra ilave kurslar ve hizmet içi eğitimlerle giderilmeye çalışılıyor ki bu işin  maliyetleri, harcanan para, zaman, emek belki de en önemlisi olan insan psikolojisinde bıraktığı hasarlar da beni üzüyor.

Gelelim halkla ilişkiler eğitiminin ilk sorununa :

Sorun 1 : Medya sektöründeki  yöneticilerin belli bölümünde var olan “ İletişim Fakülteleri’ndeki halkla ilişkiler öğrencileri sektörün beklentilerini karşılayamıyor” algısı

Burada tartışılması gereken önemli bi kronu şu : Sektörün beklentiden kast ettiği nedir ? Sektör temsilcileri eğer şunu kastediyorsa “ Biz fakültelerden gelen öğrencilerin sektör bilgisi olarak donanımlarından şikayetçiyiz. Kurumumuza geldikten sonra biz kendilerine tekrar belli miktarda para harcıyoruz, emek harcıyoruz.”  Bu durumda  hepimizin eğitimimizi sorgulamamız ve nerelerde eksik olduğumuzu bulmamız boynumuzun borcudur.

Ancak kastedilen eğer özellikle bazı  gazetecilerin  dile getirdiği gibi  “ Yeni mezunlar geliyor, sektörün gerçeklerinden habersizler, bize etikten bahsediyorlar. Ben dediğimi sorgulamadan yapacak çalışan arıyorum. İletişim Fakülteleri’nde bu öğrencilere sorgulama, etik değerler gibi unsurlardan  bahsediyorlar. Oysa ki benim iyi uygulamacılara ihtiyacım var. Bu anlamda yeni mezunlar bana uygun değil” diyorsa,  burada  bunu söyleyen kusura bakmasın ama bu düşünceye sonuna kadar karşı çıktığımı belirtmek isterim.

Halkla İlişkiler mi ? Propaganda mı ? Farkı ne ?

Halkla ilişkilerle meşgul olanların aralarında temel tartışma konularından biri üzerine yazmak istedim.

Konu çok uzun olmasına rağmen burada sadece birkaç ana fikir vermek istiyorum.

Halkla İlişkiler ve Propaganda birbirinden çok rahat bir şekilde ayrılabilir.

Nedir bu iki fiili birbirinden ayıran. Yoksa birbirine benzer yanları da var mıdır ?

Öncelikle kafa karışıklığına sebep olan benzerliklerle başlayalım.

Aslında halkla ilişkiler de propaganda da belli  bir hedef kitleye seslenir.

Aslında halkla ilişkiler de propaganda da hedef kitlenin kanaatlerinde değişiklik isteyerek yapılır.

Aslında halkla ilişkiler de propaganda da benzer araçları kullanır ( kitle iletişim araçları yani gazete, radyo, televizyon, internet vb )

Devamını Oku

Kimim Ben?

1981 Yılı’nda Sakarya’nın merkez ilçesi Adapazarı’nda akademisyen bir baba ve ev hanımı bir annenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Adapazarı’nda tamamladı.

1999 Yılı’nda lise eğitimini tamamladı ve üniversite sınavına girdi. İlk denemesinde sınavda herhangi bir üniversiteye yerleşemedi. İkinci kez ÖSS sınavına girdiğinde ise Trakya Üniversitesi Edirne Meslek Yüksekokulu Halkla İlişkiler Programı’nı kazandı.

2000 – 2002 yılları arasında Edirne MYO Halkla İlişkiler Programı’nı yüksek bir akademik başarı ile tamamladı.

Meslek Yüksekokulu eğitiminin ardından iki yıllık okullardan dört yıllık okullara geçişi sağlayan “Dikey Geçiş Sınavı”na başvurdu. İlk sınavında herhangi bir üniversiteye yerleşemedi.

Bu arada iş arayışlarına girdi. 2003 Yılı Ocak Ayı’nda İstanbul’da Türkiye’nin önde gelen bir iletişim danışmanlığı şirketinde operasyon grup üyesi olarak çalışma fırsatı buldu.

2003 Yılı yazında tekrar DGS sınavına girdi. Bu sınavda Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nü kazandı.

Devamını Oku